Hayat bildiğimizden çok farklıdır, topluluk içerisinde atalarımızdan kalan sözsüz bir antlaşma vardır ve çoğu zaman bu düzenin içinde yolumuzu bulmaya çalışırız. Ya atalarımız yanlış ise, bir yerde hata yaptılarsa körü körüne onlara bağlı kalmalı mıyız? Yoksa kendi doğrularımız için geleneksel çizgileri aşmalı mıyız? Tarihsel açıdan ilerleme dönemlerini incelediğimiz zaman, geçmişini hiçe sayamayanların yol almadığını görürsünüz. Dünyanın yuvarlaklığından, evrime kadar eğer kendilerine öğretilen ile yetinen insanlar duvarlarını yıkma cesaretini göstermeseydi bugün taş devrinden hangi farklarla yaşıyor olurduk?
İlerlemeler ancak toplumsal dinamikleri dinamitleyerek aşılır, eğer bugüne kadar bize öğretilen herşey kesin doğru olsaydı, neye göre keşif yapacaktık, ne bilinçsel devrim yaşanırdı ne tarımsal devrim. Duvarını yıkamayan insanların, primatlardan tek farkı kuyruksuz olmalarıdır. Belgesel ve incelemelerde görülmüştür ki, bir primat mutlak doğrusu için nesnel olaylar harici düşünme belirtisi göstermeden ve güven eksikliğinde yalnızlığı tercih ederek yol alır. Yani hayalgücü yoktur ve kendi duvarlarında sıkışmıştır, etrafında ki herkes düşmandır bu yüzden basit bir işi yapması bile gerektiğinden fazla vakit alır. Peki insanlara gelirsek nedir farkımız? Hayalgücümüz. Sorgusuz inanç ve kar zarar hesaplarıyla hayalgücümüz doğrultusunda belirli riskleri alabiliyor olmamız.
Hayalgücünün insana faydası duvarlarını yıkmasını kolaylaştırmasından dolayıdır, geçmişten gelen herşey doğru veya yanlış olarak sınıflandırılamaz çünkü hepsi kendi dönemi için doğru olmuş olabilir. Peki sorun nedir, o zaman doğru olan şimdi niye yanlış olsun ki? Basit bir cevabı vardır, ateş ve mağara bugün yaşaman için yeterli ise neden ev ve diğer ihtiyaç gördüğün şeyler için hayatını para karşılığı takas ediyorsun ? Kilit nokta belirli değerlerin korunmasında veya yıkılmasında değil, seni ileriye taşıyacak tutkunun günlük değerlerine karşı gelmeni sağlayacak cesareti toplamanda. Eğer o cesur insanlar olmasaydı bugün ateş ve mağara senin için de yeterli olurdu.
Herşeyi hiçe saymakta herşeyi kabul etmek kadar tehlikelidir, kendinize aşamalı sınır koymalı ve pes etmeyeceğiniz noktalar üzerinden gelişme sağlamanız gerekmektedir. Milyar yıllık dünyada dün doğru olan herşey bugün doğrudur veya hepsi yanlıştır diyemeyiz, toplumsallaşma belirl dinamikler üzerinde oluşur ve tüm toplumu ileriye taşımakta üzerinize yıkılmasını sağlamakta sizin yerleştireceğiniz dinamite bağlıdır. Eğer uygun şekilde yıkım yapım aşamasında ilerlerseniz zaman ve öngörüleriniz, planlı ve yardımlı çalışma ile kısa bir süre içerisinde hissettirmeden tüm toplum dinamiklerini alt üst ederek tarihsel bir gelişme yakalamanızı sağlayabilir, ama zamansız yapılacak bir hamle ilk başarıyı boşverin ilk adımınızdan önce başınıza yıkılabilir.
Toplumsal evrim, dinamiklerin doğru zamanda dinamitlenmesi ile oluşur, ve sizi ileriye taşıyacak daima hayalgücünüzü planlaştırmanızdır, belki bir toplumu değiştiremeyebilir ama kendinizi geliştireceğinizden emin olabilirsiniz.