Hayatı basite indirgemeye çalışırız çoğu zaman, basitleştiririz, kavşaksız bir yol ararız aslında. Seçim yapmayacağımız, a noktasının ve b noktasının belli olduğu. Hayatı özetlemeye kalkarız yaşadıklarımıza bakmadan , a noktası doğum ve b noktası ölümdür. Ve b noktasına ulaşamadan ölçemezsiniz yaşamı. Oysa her adım hikayedir. Gerçek yaşamda, her adım yeni bir hikaye olmalıdır ve o her adımda zevk verir yaşamak. Bu yüzden korkarız yaşamaktan, kolaya kaçarız, seçimler bizim kimliğimizi belirler oysa ve biz kimliksiz olmayı tercih aslında. Toplumun kurallarına sıkı sıkıya uymalıyız, bizi mutlu eden şeyleri değil toplumu memnun edecek şeylerin peşinden koşarız. Zamanımızı toplum normlarına uymak için satarız bu yüzden. Bu yüzden hayallerimizi hayatlarımızdan uzak tutarak amacımızı daima diri tutmaya çalışırız. Varoluşsal sorularımız olmalı oysa ve kendimizi soyutlamalıyız toplumdan. Bir şey olmaya çalışmamalıyız illa bir şey olacaksak önce kendimiz olmalıyız oysa. Ve katlanmamalıyız kim olursa olsun insanlara, farkında olmalıyız zamanın değerini. Ve hiç kimse zamanınızdan kıymetli değildir, eğer zamanınızdan değerli değilse harcamamalısınız onu ve açıkça söylemelisiniz. Kalabalığın içindeki yalnızlık size acı verir sadece. Bir kişinin yanında mutlu değilseniz görüşmeyin, mutluysanız onu mutsuz etmeyecek kadar yakın olun. Çizgileriniz olmalı elbet hayatta, sonsuz özgürlük yoktur. Ne kendinizinkinden vazgeçin ne başkasınınkini gasp edin. Basitleştirdiğiniz çözümleriniz olsun, hayatınız değil.