Gözle görülen kılavuz ister mi?
Bir konuda fikir sahibi olmak için onun eğitimini almak şart mıdır? Eğitimsiz biri mantık yürüterek bir şeyin doğru veya yanlış olduğuna, bir konu üzerinde ne yapılması gerekeceğine dair herhangi bir fikre sahip olması normal midir? Veya eğitim almış bir kişinin düşünceleri veya yaklaşımının doğruluğu kesin midir? Bazen konuyla alakasız görünen biri tarafsız bir yaklaşımla bir konu için farklı bir bakış açısı sunamaz mı? Her şey ihtimal dahilinde, peki yine de kılavuza gerek var mıdır? Acaba insanlar söyledikleri kadar düşünebiliyorlar mı?
Çekirdek yapıdan büyüğe doğru da gitsek bazı olaylar ve yaklaşımlar sabittir, günümüz içerisinde eğitim bazen kağıt parçasından ibaret kalır, değişik şartlarda eğitimli görünüp yetersiz olanlar ile gerçek anlamda kendine ait bir fikir üretebilen veya mantıksal yaklaşabilen bir kişi bulmak yeterince zordur. Günümüz sisteminde eğitim ezberle ve not al mantığında vasıfsız vasıflılar üretmekte, bunun bilincinde olanlar kendi gelişimleri ile başarıyı yakalamakta iken bir diğer nasılsa geçiyorum diyen kesin eğitimini tamamlamasına rağmen bu nokta ne işe yarar, ne faydası olacak gibi sorular ile meslektaşlarının sınırlarını zorlayabilmektedir. İnsanların hayata yaklaşımı tembellik ve ego üzerine kurulu olduğundan çoğu zaman doğruları bulmak yerine öğretilmiş yanlışlarla hayatlarına devam etmektedirler ve zaten bilgili oldukları için doğruları asla göremezler.
Günümüz dünyası Para-Tanrı-Ego güç dengelerinin kurulduğu bir düzen içerisinde devam etmektedir, parası olan tanrısal gücü satın alarak egosunun getirdiği güç ile patron çalışan mantığı üzerinden kendi kölelik sistemini kurar. Ya diğerleri ? Şükür mantığındakiler ekmek kırıntısıyla yetinir ve hayatlarını kira fatura ekseninde karınlarına giren kırıntılardan dolayı patronlarına teşekkürlerini sunarak devam ederler. Ama konumuz o değil, diğerleri… Her konuda başarı hedefleyip, idealleri olan insanlar. Bunlar ideolojilerine o kadar kendilerini kaptırmışlardır ki hedefleri içerisinde esas olanı görmezler ve kendilerinede bunu itiraf edemeyecek kadar şuurludurlar(!). Bağış, yardım ve günlük kazanç sağladığı sürece problem görmeden her sorunu çözebileceklerini zannederler, oysa gelecek her yardımın onların şükürcü köleliğe doğru sürüklediğini göremezler ve üstünlük iddiaları da kırmızı çizgiyi geçmeden farkında olmasını engeller. Binanın önünde kapı numarasına sırtını dönerek adres sormaktır bu. Bazı gerçekleri görmek sadece bencilliği kenara bırakmak ile olur.
Bir hedefiniz var ise, bunu minimum yardım ve sadece kendinize güvenerek harekete geçmeniz gerekir, beklenilen ya zamanında ya da hiç gelmez, başkasına göre yapılan plan sadece hayalkırıklığına uğratır. Esas olan herşeyi üstlenmek değildir, herşeyi hesaba katarak bağımsız şekilde yol almaktır. Yoksa günün sonunda kendi hayalleriniz için çıktığınız yolda başkalarının mucizesini gerçekleştirirken bulur ve kendi hayallerinize gelecek bahara diyerek vedalaşmanız gerekir.
Ya ne yapmalı, egoyu işe katmadan ve her durumun olasılığını hesaba katarak hedeflenilen duruma göre, temel kaynakların kendinizden olmasını sağlamalısınız, dış kaynaklara ihtiyaç elbette olacaktır ama bunu kısa vadede geri ödeyebileceğiniz, onların kontrol kurmasını sağlamayacak düzeyde tutmalı ve her oluşabilecek yardım durumunu değerlendirirken gelmeme ihtimalini göz önüne alarak yedek planlar yapmalısınız, bu herşeyi kendiniz yapıcaksınız anlamı taşımaz, sadece güvenli yolun çok seçenekli ve bir kişiye bağımlı kalınmadan yol alınması gerektiğini gösterir, unutmayın ki kılavuz karga çıkabilir ama bazen sadece hedefinize arkanızı dönmüşsünüzdür…