Her zaman küfür gibi gelen söylemler vardır. Toplum dinamiklerine göre bazı söylemler antlaşma yapılmış gibi ortak tepki ve değerler çerçevesinde kabul edilemez veya yolundan çıkılamaz. Toplum içerisindeki bu gizli antlaşmalar çoğu zaman gelişimi engelleyen yokluk değerlerine bağımlılıktır. O kadar uzun süredir kabul görmüştür ki, karşıt görüşü kaldıramaz hale gelirler. Öyle bir bağımlılıktır ki bu şu anı hiçe sayarak geçmişte yaşanıyormuş gibi hala o dönem değerleriyle yaşamlarını sürdürmeye çalışan bir sürü zavallı üretir. Ve o kadar kıramazlar ki zincirlerini bir süre sonra kendi esirleri olurlar ve kullanılabilirlik oranları artar. Bu kimi zaman ırk, kimi zaman inanç kimi zaman da daha genel kabul edilen toplumsal olmasa da bölgesel dinamiklerden kaynaklanır. Oysa ilerlemek için tek yapılması gereken bu zinciri kırmaktır. Geçmişte ne olduğunuz veya mucizelerinizin şu ana bir faydası olmadığını kabul etmeniz gerekmektedir. Bugünü kaçıran yarına çıkamaz. Eskilerden aklımda kalan güzel bir söz vardır bu zamana takılı kalmış insanlar için maalesef ki insan evriminin de bir hatasıdır bu. Zayıfta olsan toplumsal dinamikler ile yaşamına ve soyuna devam ederler. Oysa evrilmeyen devrilir gibi güzel bir söylem varken toplum içerisindeki bu asalakları bir sonraki aşamaya birlikte taşırız. Oysa modern toplumun dayattığı hümanizm saçmalığını bir kenara bırakırsak doğal dengeyi korumak ve doğa yasalarını ayakta tutmak adına zayıf halkayı korumak değil söküp atmak gerekir. Ama bazen gerçekleri görsek bile bu gizli antlaşmalarda üzerimize düşen görevi farkında olmadan yapmış oluruz. Önlenemeyen popülasyon artışı düşünüldüğünde ve üreyenlerin sosyokültürel yapısına bakıldığında esas yok olması gereken daha fazla çocukla virüs gibi dünyaya yerleşmekteler ve bu maalesef belirli kitlelerce kullanışlılığından dolayı desteklenmektedir. Bir gün kendi popülasyonumuz arasındaki denge o kadar bozulacak ki güçlü halka diye bir şey kalmayacak. Ve belki de çok saçma bir sebeple kendi sonumuzu hazırlamış olacağız. Hayatın her alanında bu antlaşmalar karşımıza çıkar genelden özele doğru ilerlemek ne kadar doğru olur bilmiyorum. Genel popülasyona baktığımızda hep bir taraf köle konumunda olmuştur ve azınlık görünen zekiler bu antlaşmalara bağlı olan kendini özgür sanan köleleri çıkarları doğrultusunda çok iyi kullanmışlardır. En küçük halkaya gelirsek bunu ufak bir iş ortamında bile görebiliriz. Baskın kalmaya çalışan bir kesim ve zayıflığından kalabalıkta kendini kaynatmaya çalışan, herkes ile her şeymiş gibi rol yapan birileri çıkacaktır. Toplumsal dinamikleri parçalamakla başlamalıyız, eskiye bağlılığı bugünü kaybetmeden yol almalıyız. Tarihten ders çıkartırken tarih ile birlikte yaşamamalıyız. Teknolojik fırtınanın ortasında kalmış primatlarız en nihayetinde, bir alanda geri kalırsak avcılıktan av konumuna düşeriz kendi popülasyonumuz içerisinde bile. Güzel cümleler ile yalanları destekleyeceğinize, biraz uyanış ile acı çekmeyi göze almalısınız, ancak o zaman bugünü ve yarını kurtarabilirsiniz, kim bilir tarihten kendinizi sıyırabilirseniz belki gelecekte öğretilecek tarih siz bile olabilirsiniz.